11 Ekim 2012 Perşembe

1980'ler modası


II. Dünya Savaşı'ndan sonra yetişen nesiller, bireysel fikirlerini, görüşlerini ifade etmek için, özellikle de siyasi konulardaki tepkilerini ebeveynlerinden farklı şekillerde karşılık vermek için, süregelen gelenek ve ahlak kurallarına uymayı reddetmeye başladılar. Mini eteğin mucidi kabul edilen Galli tasarımcı Mary Quant tam da bu dönemde, Londra, King's Road’taki Bazaar adlı butiğiyle gündelik modaya yön vermeye başladı; günün gençlerinin düşüncelerini yansıtan ve moda trendlerini belirleyen Paris modaevleri ile uzaktan yakından alakası olmayan giysiler satmaya başladı. 1965’te etek boylarını dizlerin 10-15 cm üzerine çeken tasarımcı, böylece ikonik mini eteği yaratmış oldu.[1] Mini etek böylece 1960’ların ortasında Londra’nın ruhunu yansıtan giysi oldu; özgür, enerjik, genç, devrimsel ve geleneklere aykırı.

Bu yeni giysiyi 1965 ilkbahar-yaz koleksiyonunda işleyen Fransız tasarımcı Andre Courreges mini eteği daha da popüler hale getirdi. Onun minileri vücuda daha az oturan ve ‘Courreges boots’ adıyla markalaşan beyaz botlarla giyiliyordu.

80 ve 90'lı yıllarda mini etek, boyunun biraz uzatılmasıyla, iş kıyafetlerinde ceketlerle ofislere taşındı. Dar jean pantolonlar nedeniyle popüleritesi biraz sarsıldysa da hala hem gece kıyafetlerinde hem de günlük elbiseleri tamamlayan bir parçadır.[2] Mini etek her ne kadar tepki çekmiş olsa da kadın bacağının sergilenmesi nedeniyle bir o kadar da ilgi görmüştür.

Yakın zamana kadar sporcuların mini etek giymesine zorluk çıkarılmışsa da, bugün tenis, badminton, masa tenisi gibi spor dallarında mini etek spor giyimin yaygın bir parçası haline gelmiştir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için Teşekkür Ederim